YAŞASIN CUMHURİYET!
- budishops
- 29 Eki 2024
- 3 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 1 Kas 2024
Cumhuriyet, siyasi gücün halk ve temsilcileri tarafından paylaşıldığı, egemenliğin kaynağının millete ait olduğunu kabul eden devlet ve hükümet yönetim şeklidir.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 29 Ekim 1923 günü gerçekleşen oturumunda Mustafa Kemal Atatürk’ün hazırladığı anayasa değişikliği teklifinin kabul edilmesiyle Türk devletinin yönetim şekli cumhuriyet olarak belirlendi. “Yaşasın cumhuriyet!" sesleri arasında alkışlarla cumhuriyet ilân edildi. Cumhuriyetin ilanı, Türk toplumunu çağdaşlaştırmayı amaçlayan Atatürk Devrimleri'nin bir parçasıdır, diğer yenileşme ve reformların da önünü açan bir siyasal inkılap hareketidir.
Mustafa Kemal Atatürk, yeni rejimin başarılı olması ve hedeflenen çağdaşlık seviyesine ulaşılabilmesi için kadınların hak ettikleri eşitliği görmesi ve yaşamlarında üretici kimliğiyle kadınların aktif olarak katılabilmeleri konusunda, tüm cumhuriyet kadınlarına sunulması gereken hak ve özgürlükleri; farkındalığı, özverili çalışmaları ve sözleriyle daima ön planda tutmuştur.
30 Ağustos 1925’te Kastamonu’da yaptığı bir konuşmada, kadınlara erkeklerle eşit haklar tanınması gerektiğini ve bir toplumun ancak bu şekilde gelişip kalkınabileceği konusundaki görüşlerini şöyle açıklamıştır:
“Bir toplum, bir millet, erkek ve kadın denilen iki cins insandan meydana gelir. Mümkün müdür ki bir toplumun yarısı zincirlerle bağlı kaldıkça diğer yarısı göklere yükselebilsin?
İlerleme adımları iki cins tarafından beraber arkadaşça atılması, gelişme sahalarında ve yenilikte birlikte mesafe alması gerekir.”
Cumhuriyet’in ideali kadının yaşamda üretici ve aktif kimliğiyle var olması ve erkeklerle eşit haklardan yararlanmasıydı. Bu amaç doğrultusunda kadınlara öncelikli olarak yasal hakları tanındı ve eğitimi konusunda destekleyici ve teşvik edici çalışmalar uygulandı.
Henüz Avrupa’da pek çok ülkede seçme ve seçilme hakkı verilmeden Türk kadını 3 Nisan 1930’da belediye seçimlerine katılma, 5 Aralık 1934 tarihinde de milletvekili seçme ve seçilme hakkı elde etti.
Kadınlara tanınan yasal haklardan 1926 yılında Türk Medeni Kanunu ile kadının sosyal hayatı çağa uygun olarak yeniden düzenlendi.
Kılık kıyafet anlamında ve uygulanan diğer reformlarla bu doğrultuda, önceden ikinci sınıf vatandaş sayılan kadınları, cumhuriyet rejimiyle olumlu yönde etkileyerek insan ve vatandaş olmanın avantajlarını bu toplumda eşit bir şekilde paylaşmayı sağlamıştır.
Cumhuriyetin ilanıyla beraber yapılan reformlar cumhuriyet kadınlarımızın içinde yaşadıkları toplumu benimsemesi, aidiyet hissi, eşit haklardan yararlanması ve daha birçok yenilikle toplumun aktif bir üyesi olarak toplum içinde var olmasıyla, Türk kadını artık kendini özgür ve güvende hissetmiştir. Her geçen gün ileriye yönelik atılan yenilikçi adımlar ve reformlarla medeni bir toplum olmanın gururunu ve sevincini yaşamışlardır.
Mustafa Kemal Atatürk ise kadın girişimcileri teşvik etme, destekleme ve modernleşme yolundaki idealleri doğrultusunda Afet İnan, Sabiha Gökçen ve dahasıyla cumhuriyet kadınlarını, modern Türk kadını olma yolundaki teşviklerini, cumhuriyetin öncü kadınlarıyla beraber başarmıştır.
Atatürk’ün en önemsediği konuların başında ise eğitim yer almaktaydı. Çünkü kadınların ileriye yönelik modernleşme reformlarını kalıcı olarak benimseyebilmesi ve toplumun bu reformlara kolayca uyum sağlayabilmesinin ancak ve ancak eğitimle mümkün olacağını dile getirirdi.
Atatürk’ün eğitimde uyguladığı, kız öğrencilerin erkek öğrencilerle eşit yer alması politikasının yanında, cumhuriyetin izlediği diğer eğitim politikaları ise şöyledir:
Düzenli eğitim almamış kadınlar ve yetişkin kızlar için yapılan sanat okulları, olgunlaşma enstitüleri, halk eğitim kapsamındaki biçki, dikiş, ev ekonomisi, halıcılık, çiçekçilik gibi gezici kurslar açılmıştır. Kurulan bu sanat okulları ve enstitüler cumhuriyet kadınlarının yetişmesinde önemli bir görev üstlenmiştir.
Burada yetişen öğrenciler hazır giyimin yaygın olmadığı bir dönemde diktikleri kıyafetlerle batılı giyim tarzının yaygınlaşmasına katkı sağlamış, medeni bir millet olma yolunda atılan bu adımları, yenilenen ve gelişen bir Türkiye için büyük bir özveriyle daha ileriye taşımışlardır.
Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu bu cumhuriyet; yetiştirdiği tüm başarılı kadınları her fırsatta ve koşulda el üstünde tutmuş, milleti için çabalayan her cumhuriyet kadınıyla gurur duymuş ve kahraman Türk kadınlarımızın büyük özveriyle yetiştirdiği nesiller, Türkiye Cumhuriyeti’nde daima övünç kaynağı olmuştur. Kahraman Türk kadınının gayretini, gücünü ve iradesini ise şu sözlerle anlatmıştır:
"Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir milletinde, Anadolu köylü kadınının üstünde kadın mesaisi zikretmek imkanı yoktur ve dünyada hiçbir milletin kadını 'Ben Anadolu kadınından daha fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar emek verdim' diyemez."
“Ey kahraman Türk kadını! Sen yerlerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın!..”
Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının çok büyük zorluklarla ve mücadelelerle kurduğu bu 100 yıllık köklü cumhuriyet; 101. Yaşında ve daha nice yüzyıllarında da cumhuriyetin tüm kadınlarını, varlığını, çabasını, üretkenliğini, kahraman kimliğini layık olduğu göklere yükseltmeye ve yıllarca bu vatan topraklarının her bir parçası için var gücüyle mücadele etmekten geri durmayan tüm kahramanlarını; saygı, minnet ve özlemle ilelebet anmaya devam edecektir!
“Ey Büyük Atatürk!
Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim.
Varlığım Türk varlığına armağan olsun.
Ne mutlu Türk'üm diyene!”
“Yaşasın Cumhuriyet!”
Comments